Bir çocuğu anlamak, sadece büyümesini izlemek değil; onun duygusal, zihinsel ve fiziksel gelişim sürecine bilinçli şekilde eşlik etmektir.
Merhaba Değerli Anne ve Babalar,
Ebeveynlik, hayatın en anlamlı bir o kadar da en zorlayıcı deneyimlerinden biridir. Bir çocuğu büyütmek, yalnızca temel fiziksel ihtiyaçlarını karşılamaktan çok daha fazlasıdır. Aynı zaman da çocuklarımızın duygusal, zihinsel ve ahlaki gelişimlerine de yol göstermek gerekir. Bu süreçte ebeveynler olarak bazen yorgun, yetersiz ve endişeli hissetmemiz de doğaldır.
Her ebeveyn kendine özgü zorluklarla karşılaşır. Fakat tüm ebeveynlerin ortak noktası, çocuklarının mutluluğu ve sağlıklı olmasıdır. Anne ve babaların mükemmel olma çabaları hem kendilerine hem de çocuklarına zarar verir. Sadece sevgi dolu ve sabırlı olmanız yeterli olacaktır.
Hazırladığım yazılarla, ebeveynlerin günlük mücadelelerini, çözüm yollarını ve bu süreçteki güzel yönleri ele almayı hedefliyorum. Hazırsanız başlıyoruz…
Çocuğun Gelişimi Bilmek Neden Önemli?
Gelişim dediğimiz şey, aslında hayatımızın her anında bizimle birlikte olan, döllenmeden başlayıp ölüme kadar süren bir süreçtir. Fiziksel, bilişsel, dil, sosyal ve duygusal alanlarda sürekli bir ilerleme yaşarız. Ama bu ilerleme öyle kendiliğinden olmuyor. Her aşamanın kendine has bir düzeni ve zamanı var. Özellikle çocukların gelişimini anlamak ve desteklemek, onların geleceği için yapabileceğimiz en önemli şeylerden biridir. Peki neden bu kadar önemli? sorusu akıllara geliyor.
Çocuğun gelişimi hakkında bilgi sahibi olmak sadece ebeveynler için değil, çocuklarla ilgilenen herkes için büyük bir avantajdır. Çünkü bir çocuğun hangi yaşta neye ihtiyacı olduğunu bilmek, ona doğru bir şekilde yaklaşmayı ve destek olmayı sağlar. Mesela, 3 yaşındaki bir çocuğun inatçılık yapması sizi sinirlendirebilir ama aslında bu davranış onun duygusal gelişiminin bir parçasıdır. Bu yaşta çocuklar "benlik algısı" dediğimiz şeyi geliştirmeye çalışır. Yani "ben kimim, ne istiyorum?" sorularına cevap aramaya başlarlar. Bu yüzden inatlaşma, bir sorun değil, gelişimin doğal bir parçasıdır. Bunu bilmek, bize sabırlı olmayı ve çocuğun ihtiyaçlarını daha iyi anlamayı öğretir.
Gelişimle ilgili bazı temel kavramları bilmek de çok işimize yarar. Birazda bu kavramlardan bahsedelim:
Büyüme, vücudun boy, kilo gibi ölçülebilir değişimlerini ifade eder. Yeni doğan bir bebeğin kilosunu düzenli olarak takip etmek ve persentil tablosuna göre değerlendirmek, sağlıklı büyüyüp büyümediğini anlamamıza yardımcı olur. Persentil tablosu, çocukların boy ve kilo gibi değerlerini akranlarıyla karşılaştırmamızı sağlayan bir rehberdir. Ama burada dikkat edilmesi gereken şey, her çocuğun farklı olduğu ve bireysel farklılıkların normal olduğudur. Örneğin, bazı bebekler 10 aylıkken yürürken bazıları 15 aylıkken yürüyebilir. Bu durum bir sorun değil, bireysel farklılıkların bir göstergesidir.
Olgunlaşma, vücudumuzdaki organların ve sistemlerin görevlerini yerine getirebilecek hale gelmesidir. Örneğin, bir bebek boyun kasları yeterince olgunlaşmadan başını dik tutamaz ya da bacak kasları gelişmeden yürüyemez. Ama olgunlaşma tek başına yeterli değildir; öğrenme de işin içine girer. Bir beceriyi kazanmak için hem olgunlaşma hem de öğrenme gerekir. Mesela, bir çocuğun gitar çalabilmesi için sadece parmak kaslarının gelişmesi yetmez; aynı zamanda gitar çalmayı öğrenmesi de gerekir.
Hazırbulunuşluk, bir çocuğun belli bir beceriyi kazanabilmesi için hem fiziksel hem de zihinsel olarak hazır olması gerekir. Örneğin, bisiklet sürmeyi öğrenmek isteyen bir çocuğun kaslarının yeterince güçlü olması, bisiklet kullanmaya istekli olması ve temel bilgileri öğrenmiş olması gerekir. Eğer çocuk bu koşulları sağlamıyorsa, o beceriyi kazanması zorlaşır.
Kritik dönemler, hayatımızda bazı becerileri öğrenmek için en uygun olan dönemler vardır. Mesela, 0-1 yaş arası bebeklerin temel güven duygusunu kazandığı kritik bir dönemdir. Bu dönemde bebeğin ihtiyaçları zamanında ve sevgiyle karşılanmazsa, ileride güven sorunları yaşayabilir.
Gelişim kalıtım ve çevrenin etkileşimiyle oluşur.
Yani, genetik mirasımız kadar çevresel faktörler de gelişimimizi etkiler. Örneğin, zekâ kapasitesi genetik olarak belirlenmiş olabilir ama bu kapasitenin ortaya çıkması için zengin uyarıcılara sahip bir çevrede büyümek gerekir. Aynı şekilde boy uzunluğu genetik olabilir ama sağlıklı bir beslenme olmazsa genetik potansiyele ulaşmak zorlaşır.
Gelişimin bireysel farklılıklar içerdiğini unutmamalıyız. Her çocuk farklıdır ve kendi hızında gelişir. Bu yüzden çocukları birbirleriyle kıyaslamak yerine her birinin kendi potansiyeline odaklanmalıyız. Örneğin, bazı çocuklar erken konuşmaya başlarken bazıları daha geç konuşabilir ama bu onların zeka seviyesini ya da gelecekteki başarılarını belirlemez.
Kısacası, çocuğun gelişimini anlamak ve desteklemek sadece onların bugünü değil, geleceği için de çok önemlidir. Onların ihtiyaçlarını bilmek, bireysel farklılıklarını kabul etmek ve doğru zamanda doğru şekilde destek olmak, sağlıklı ve mutlu bireyler yetiştirmenin anahtarıdır.
Her çocuk biricik ve tekdir. Bizim görevimiz ise onların yollarını aydınlatmaktır!